Bu ne acele daha seçimler kesinleşmeden, tartışmalar ve olası koalisyon senaryoları bile belli olmadan, Cumhurbaşkanı alel acele Sayın Baykal’ı gecenin bir vaktinde aratıp, görüşme talebini iletiyor.
Sayın Bayakal’ımız da gecenin geç saati demeden pür neşe içinde Genel Başkan Sayın Kılıçtaroğlu’nu
hemencecik arıyor, saat çok geç olduğu için görüşemiyor.
Sevincinde sabaha kadar gözlerine uyku girmiyor. Sanki Atatürk’le görüşecekmiş gibi sevinçli.
Sabah mahmur, uykusuz bir şekilde çocuklar gibi şen bir vaziyette ilk bulduğu
uçakla Erdoğan’nına koşuyor.
Seçim sonuçları sonunda sesizliğe bürünen ve adeta ‘şok’ yaşayan Erdoğan’a geçmişte olduğu gibi hızır gibi yetişiyor.
Erdoğan iki günden beri hasret kaldığı televizyon ekranlarına biraz
daha sabrederek vakur Devlet adamı algısı
yaratmaya çalışıyor ama sabırsızlanıyorda.
Tabi ki görüşme sonunda tadını çıkararak ‘ıh ıh ıh’ diyerek Cumhurbaşkanı’nın ‘vakur ve sorumluluk sahibi samimi!’
görüşlerini de ekranlarda paylaşıyor. Erdoğan
bir ‘oh’ çektiriyor.
Balık oltaya atılmış, oyalama süreci başlamıştır artık. HDP’yi baraj altına itip 80, 90 beleş
milletvekili kazanılacak, süreçte yıpranacak MHP’den de 3,4 puan aldın mi hesap tamam hayalini kurarar ‘eskisi
gibi gel keyfim gel.’ Diyecek.
Sonra da Anayasa’daki 45 günlük süreyı hoku-pokuscu danışmanlarıyla
nasıl kullanacakları ince ayarını
yapacaktır. Bu arada Sayın Bahçeli
adı gibi kollayıp koruduğu ‘Devleti’
hükümetsiz bırakmamayı; Kılıçdaroğlu
da ‘siyaset etik olmalıdır’ diye
düşünmeye devam edecekler.
Erdoğan ‘kifayetsiz muhteris’
bulduğu Davutoğlu’nun yerine ‘daha munis birini’ bularak
buyurganlığına devam edecek, tabi ki hemen uçağına atlayıp Devlet kesesinden,
Devlet baskısıyla kitlesel mitingler yapmaya çıkacaktır.
Alanlarda; ‘…ben dememdim mi
Parlamenter sistem bitmiştir, tek yol başkanlık’ diye şişinme.
Sonra da günde üç ilde
-
‘…. İmam Hatip Okulunun boya badana işlerinin açılış töreni,’
-
Hiç bir zaman gerçekleşmeyecek, gerçekleşmesi
gerçekleşmemesinden daha hayırlı olan ‘feşmekan
çılgın projesi açıklamasını’,
-
…. 3 yıldan beri oturulan ve Başbakan’lığı
döneminde de ‘anahrar teslim yapılan
‘….. TOKİ Konutlarının ikinci kez Anahtar
Teslim Törenini,’
-
Eğer açılacak bir yer yoksa bu
kez TRT ve yandaş medyada ‘bazı açılış
ve temel atma töreni’ diye geçiştirilen hayali temel atma ve açılışlarla
seçim propagandası mitingini ‘tarafsız
bir şekilde, her siyasi partiye eşit mesafede AKP’ye paralel mitinler!’
yapacaktır.
Sonra da;
-
‘…bunlar 2 koyunu güdemezler’,
-
O hiç anlamadığı ekonomiden dem
vurarak ‘…bunlar ekonomiden anlamazlar,’
-
‘İMF’den borç alan değil, İMF’ye borç veren Ülke olduk,’
-
‘Kızlarım ,oğullarım benim gibi imam hatipte okudular, baş
örtülerini çıkaramadıkları için yurt dışında okudular,’
-
‘Baş örtülü bacılarım diye diye…’
Bilindik temcit pilavlarını millete kaşıklatacaktır.
İşte bunları da geçmişte olduğu gibi Sayın Baykal’ın yüksek
yardım ve desteği ile gerçekleştirecektir.
Bunu yaparken ‘…. Ah
parallelciler siz ne güzel kasetler yapardınız, bizimkiler hala bir kaset bile
üretemediler, Meral Akşener ile ilgili olanını da ağızlarına burunlarına
bulaştırdılar.’ Diye hayiflanacak ve neyse ki, her zaman yardımına ‘hazır ve de nazır olan’ Sayın Bahçeli’nin elini de rahatlatacak,
yıldızı parlamaya başlayan Meral Akşener’in
harcanmasına katkı koyduklarını sesizce içinde düşünecektir.
Baykal’a dönüp ‘kaset için ne
kadar üzüldüğünü, paralelcilerin kendisini dahi dinlediklerini anlatacak,’
Baykal ise biraz mütereddit bir zamanlar ‘Okyanus
Ötesi’nin kasetle ilgisi olmadığı’ açıklamasını ve Erdoğan’ın kaset konusunda kendisini kast ederek nasıl istismar
konuşmaları yaptığını hatırlayacak ama görüşmenin
insicaamını bozmamak her zaman saygı duyduğu ‘Saray Dışı Mekanda’ haşmetpah Devlet büyüğünü üzmemek için sesiz kalmayı tercih edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder