TÜRK
HALKI BU DELİ GÖMLEĞİNİ GİYMEYECEK
Sabri
Arpaç
sabriarpacymm@gmail.com
Biliniği
üzere; Ülkemizde FETÖ bahane edilerek antidemokratik uygulamalar KHK’lar
yayınlanarak ucube Cumhurbaşkanlığı sistemine giden yolun taşları döşenmeye
çalışılmaktadır. Anketler göstermektedir ki; halk buna izin vermeyecektir. Deli
gömleğini giymeyecektir.
Anayasa
değişikliği ile; hukuk, kural, teammül ve ahlak tanımazlara bu kadar yetiyi
veren MHP ve AKP milletvekilleri sonraki aşamada sıranın kendilerine geleceğini
bilerek kafalarını giyotine uzatma gafletini göstermektedirler.
Getirilmeye
çalışılan sistem için AKP; FETÖ ve
bylock giyotinini AKP milletvekillerinin başında salamaktadır. Mecliste Anayasa
görüşmelerinde etkili oldu. 16 Nisan’dan sonar giyotinin enselerinde olacağı
kaçınılmaz
Milletvekillerine
bunlar yapılırken, olağanüstü hal yetkileri kullanılarak halkın Anayasa
değişiklikleri konusunda bilgilendirme tartışmaları da engellenmektedir.
Korku
ve baskı İnsanların yüreğine salınarak toplum sindirilmek istenmektedir. Bir
çok insan son KHK’ların yaratığı korku ile sosyal medya ortamlarından,
meydanlardan ve alanlardan uzak tutulmaya zorlanmaktadır.
Telaş
ve korku hayır oylarının ileride olması. Bu nedenle bir de dış düşman fobisi
yaratmaya çalışıyorlar. Toplum yemiyor artık bu basit kurnazlıkları.
Sosyal
medyada perişanlar bu sihirli alan teleş ve korkularından en önemlisi. Bu Alana
olanca güçleri ile hem hakim olmaya hem de baskı kurmaya çalışıyorlar. Ama
nafile sonuç alamıyorlar.
Elbette
ki sosyal medya alanı; sorumsuzluk ve suç alanı değildir. Buralarda suç
işleyenlerin soruşturmaya tabi tutulmaları gayet tabidir. Ancak, ‘hayırcıların’
sosyal medya paylaşımlarındaki hakaret, eleştirel paylaşımları suç ve hakaret
kapsamında değerlendirilirken, ‘evetçilerin’ açık suçları görmezden
gelinmektedir.
Böylece;
sosyal medyadaki hakaret ve suçlamalar bahane edilerek özgürlük alanı olan
sosyal paylaşımların engellenmesi, baskı
altında tutulması antidemokrat bir tutumdur.
Valilikler
tarafından meydanlar muhalif kesimlerin toplantı ve gösterilerine
yasaklanırken, demokratik haklarını kullanan halka ise orantısız güç kullanılmakta, toplumu iyice gerilmektedir.
Muhalif
sesler susturulurken, iktidar yanlıları ise yasaklanmayan sosyal medya, meydan,
alan ve salonlar ile radyo, televizyon ve gazetelerde boy boy ‘evetç’
propagandası.
Milletin
parası tek taraflı olarak iktidar sahipleri ve Cumhurbaşkanı tarafından ‘evet
propagandası’ için harcanırken bu vergileri ödeyen ‘hayırcılara’ ise olmadık
hakaratler ve baskılar yapılmaktadır. ‘Dindarlık ve milliyetçilik’adına.
Bütün
radio, televizyon ve gazeteler vasıtasiyle de Saray adeta miting alanı haline
getirilerek beyin yıkamayı gün boyu sürmektedir.
Gelinen
bu ortamda; orta halli bir yurtaş; terör, ölüm ve
bombalardan kendisi veya yakınları doğrudan mağdur değil ise; tepki
vermemekte ve buna adeta alışmakta, böylece de toplum her gün yaşadığımız
olayları olağan saymaya başlamaktadır. Yani ateş düştüğü yeri yakmaktadır.
Anayasa
değişiklikleri bir yana; memur, işçi ve emekli daha iyi ücret beklentisinde;
siftahsız dükkan kapatan, ağır vergiler altında ezilen, finansman sıkıntısında
olan esnaf sorunlarının çözümü beklentisinde, ürününü satamayan çiftçi,
ihracaat yapamayan ihracatçı, otelleri kapalı turizmci sorunlarının çözülmesini
beklemektedir.
Dışa
bağımlı ekonomimizin artan döviz kuru kıskacında inlemesinin nedeni iktidarın
ekonomik ve siyasal dış politika yanlışlığından kaynaklandığı halka
anlatılmalıdır. İthalat ve ihracatımızın yüzde 90’nı oluşturan batı ile bütün
köprüler atılmış, ‘evet’ uğruna Ülkenin ekonomisi ve demorkrasısı riske
edilmiştir.
Döviz
kurları her gün astronomik olarak artmaktadır. Son 5 ay içinde dolar 2.75 den
3.95’ye yükselmiş, 5’e doğru yelken açmıştır. Bu artış yüzde 30 oranını aşmış,
yüzde 40’a doğru hızla gitmektedir. Bazı ekonomistlere göre doların yıl sonuna
kadar 5 veya 8 lira olması bekleniyor. Bu da zincirleme iflasları getireceği
endişelerini beraberinde getiriyor.
Özgür
Çağdaş adlı bir yorumcunun ‘Dünya Bir Masaldır’ internet sitesinde bu konular
ayrıntılı ve bilimsel olarak incelenmiştir. Bu bilimsel makaleyi ‘Dünya Bir
Masaldır’ internet sitesinde izlenebilir.
Demek
istediğim; demokratların, yurtseverlerin sözel, yazılı ve sosyal medyada halkın
ekonomik sorunlarını daha çok öncelemeleri ve program ve etkinliklerde halkın
yaşadığı ekonomik sıkıntıları dile getirmeleri olmalıdır.
Dövizin
yükselmesi, piyasaya zam ve hayat pahalılığı olarak yansıyacağı için ekonomik
konuları öncelemek siyasetin doğru yola evrilmesini de sağlayacaktır.
Medyada
terör, FETÖ ve Anayasa değişikliği temcit pilavi haline getirilmiş, halkın aşı,
işi ise tartışılmamaktadır.
Bu
temcit pilavı artık su kaldırmıyor. Cıvımış, çorba olmuş. Türk halkı bu deli
gömleğini giymeyecek 16 Nisan’da yırtıp atacaktır.