21 Şubat 2015 Cumartesi

ANKARA KİTAP FUARI SAHAFLARIN DA KATILIMI İLE ANKARA TİCARET ODASI ATA CONGRESİUM'DA AÇILDI. FUAR 20 ŞUBAT-01 MART TARİHLERİ ARASINDA ANKARALI KİTAP SEVERLERİN ZİYARETİNE AÇIK OLACAKTIR. CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'IN NEREDEYSE TUVALETE GİTMELERİNİ HABER YAPAN YANDAŞ VE BOYALI MEDYANIN BÖYLESİ BİR KÜLTÜR HİZMETİNİ HABER YAPMAMALARI ÜZÜNTÜ VERİCİ...

14 Şubat 2015 Cumartesi

150 m2’nin Altındaki Konutların Satışında Mutfak, Banyo, Isıtma ve Soğutma Donanımları Bünyesine Giren ve Yüklenilen KDV İade Edilebilecektir
                                                                                           
Sabri Arpaç
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
sabriarpacymm@gmail.com
                                                                                                           
 Müteahhitler tarafından inşa edilen150 m²’nin altındaki konut satışlarından kaynaklanan ve indirim yolu ile  indirilemeyen indirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan vergiler iade edilmektedir.

Bina projesinde bulunan ısıtma, soğutma donanımları (inverter iç ünite ve dış ünite tesisat bedelleri), mutfak dolabı, mutfak tezgahı, lavabolu banyo dolabı, gömme dolap, duşakabin, küvet ile projede bulunmamakla birlikte gömme şeklinde monte edilen dolapların sökülüp taşınma işlemlerinin, maliyet ve ölçü uyumsuzlukları nedeniyle de mümkün olmayacağının düşünüldüğü ifade edilerek, söz konusu ürünler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin iade hesabına dahil edilip edilmeyeceği uzun sure tartışma konusu olmuş ve bu konuda farklı vergi idarelerince farklı uygulamalar yapılmaktaydı.


KDV oranlarının belirlendiği 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki (I) sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan ve Kararnamenin 1 inci maddesinin 6 numaralı fıkrasında sayılanlar dışında kalan net alanı 150 m² ye kadar konutların tesliminde %1 oranında KDV uygulanmaktadır.

KDV Kanununun 29/2 nci maddesi ile indirimli orana tabi işlemler dolayısıyla yüklenilen ve işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirim yoluyla giderilemeyen KDV tutarlarının Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan kısmının yılı içinde vergilendirme dönemleri itibariyle mahsuben, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen tutarların da izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden ya da mahsuben iadesi imkanı getirilmiştir.

Konu ile ilgili olarak yürürlükten kaldırılan 119 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nden açıklamalar yer almaktaydı. Bu Tebliğ’in Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ile yürürlükten kaldırılması üzerine bu kez aynı açıklama Uygulama Tebliği’nin "3.1.31. İade Hesabına Dahil Edilebilecek Yüklenilen KDV" başlıklı bölümüne Örnek 1 olarak aktarılmıştır.

Bu şekilde duraksaamaya varılan konu ile ilgili olarak  Gelir İdaresi Başkanlığı Samsun Vergi Dairesi Başkanlığı  tarafından benzer özelge verilmiştir.[1]

‘Örnek 1: ankastre ürünlerle birlikte veya mobilyalı olarak satılan 150 m² nin altındaki bir konut tesliminden kaynaklanan iade talebinde; buzdolabı, fırın, davlumbaz, bulaşık makinesi, mobilya, vestiyer, televizyon ve benzeri eşyalar, konut sahibi kişilerce sökülüp taşınarak tekrar kurulup kullanılabilecek (eklenti) mahiyette olup, bunların tesliminin konut tesliminden bağımsız bir teslim olarak değerlendirilecektir.

Dolayısıyla söz konusu eşyaların teslimi için bu eşyaların tabi olduğu KDV oranının uygulanacağı ve konut ile birlikte teslim edilen söz konusu eşyaların temininde yüklenilen KDV’nin, genel esaslara göre indirim konusu yapılacağı, ancak iade hesabına dâhil edilmeyecektir.’ Şeklinde belirtilmiştir.

Bu açıklamalara göre; yukarıda sayılan ürünlerden, yerinde inşa edilen, sökülüp götürülmesi ve taşınması mümkün olmayan ve konut satışından bağımsız olarak düşünülemeyecek nitelikte olanların bünyesine giren  ve yüklenilen KDV, konut teslimine ilişkin iade hesabına dahil edilebilecektir.

Ancak; söz konusu ürünlerin sökülüp taşınarak başka yerde tekrar kurulmak suretiyle kullanılacak nitelikte olması durumunda, bu ürünlere ilişkin yüklenilen KDV genel esaslara göre indirim konusu yapılabilecek, ancak konut satışına ilişkin iade hesabına dahil edilmeyecektir.



[1] 07/04/2014 tarih ve 13649056-130[29-2013/ÖZE-14]-36 sayılı
           

13 Şubat 2015 Cuma

Konut teslimlerinde Satıcı Müteahhit Tarafından Fazla Hesaplanan KDV’nin Konut alıcısına İade Edileceği
Sabri Arpaç
Yeminli Mali Müşavir sabriarpacymm@gmail.com
Konut satıcısı müteahhit tarafından yüzde 1 oranı yerine yüzde 18 uygulanarak fazla katma değer vergisi hesaplaması sonucu fazla hesaplanıp konut alıcısı tarafından geri istenen katma değer vergisi konusu ile ilgili olarak 23.08.2013 Tarih ve 11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]–1321
         ‘………………….
            Söz konusu proje kapsamında üretilen bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarında bir kısmının “konut”, bir kısmının ise “rezidans” olarak kaydedildiği,
            Ayrıca söz konusu proje kapsamında toplu yaşam alanlarının yönetimine ilişkin olarak düzenlenen yönetim planının da tapuya tescil edildiği,
            Tapuya tescil edilen yönetim planının 23 üncü maddesinde ise bağımsız bölümlerin tek tek belirlenerek; bu bölümlerden zemin katların “ticari niteliğe haiz rezidans”  diğerlerinin ise “zemin üstü konut” olarak tanımlandığı,
            Yine aynı maddenin devam eden paragrafında; “giriş rezidansların, özel hizmet alan konut niteliğinde olup, müşteriye açık (hukuk bürosu, yazıhane, muayenehane, emlak bürosu vb.) ofis şeklinde kullanılamaz” sınırlamasının yapıldığı,
            Şirket olarak söz konusu proje kapsamında; tapu kayıtlarında rezidans, yine tapuya tescil edilen yönetim planında “ticari niteliğe haiz rezidans” olarak tanımlanan bölümlerin satışı yapılanlar için m² si ne olursa olsun % 18 oranında KDV uygulanarak faturalarının düzenlendiği ve satışı yapılan bu kapsamdaki bağımsız bölümler için düzenlenen satış vaadi sözleşmelerinde KDV oranının %18 olarak belirtilmekle birlikte söz konusu KDV oranının yürürlükteki mevzuata göre değişmesi halinde artırılıp azaltılacağının da belirtildiği,
            Aynı projeden “…” adlı müşterinin ise 1 adedi “konut”, diğeri “rezidans” olarak tanımlanan ve 150 m² den düşük iki adet bağımsız bölüm satın aldığı, rezidans olarak tanımlanan bağımsız bölüme %18, konut olarak tanımlanan bağımsız bölüme ise %1 oranında KDV uygulanıp faturasının düzenlendiği, bu defa adı geçen Şirket tarafından KDV oranın %1 olması gerektiğinden hareketle taraflarına düzenlenen faturadaki KDV oranının düzeltilmesi gerektiği ve fark KDV nin taraflarına iadesi talebinde bulunduğu,
            Tapu kayıtlarında rezidans olarak kaydedilen bağımsız bölümler için; yönetim planındaki tanımlama – kısıtlama ile satış vaadi sözleşmesi de dikkate alınarak uygulanacak KDV oranın ne olacağı ve olması gerekenden fazla hesaplanan vergi olması durumunda düzenlenen ve beyan edilen faturalar için nasıl bir düzeltme işlemi yapılması gerektiği, faturaların yeniden düzenlenmesi zaruretinin olup olmadığı, Vergi Usul Kanunu açısından alıcıdan nasıl bir belge ile bu durumun düzetileceği,
            Yukarıda belirtilen hususun gerek vergi mükellefi olan kişi ve kurumlar açısından, gerekse vergi mükellefi olmayan gerçek kişiler açısından nasıl bir uygulamaya tabi olacağının Vergi Usul Kanunu hükümlerince nasıl bir düzeltme işlemi yapılarak sonuçlandırılacağı ve bundan sonraki rezidans dairelerinin satışında KDV oranının kaç olacağı,
            konularında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
            KDV Kanununun 8/2 inci maddesinde “Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya KDV’yi fatura ve benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda KDV gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergilerin, indirim hakkına sahip olmayanlara iadesi konusunda Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
            Katma değer vergisi oranları Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Kararname eki (I) sayılı listede yer alan mal ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan mal ve hizmetler için % 8, bu listeler dışındaki diğer mal ve hizmetler için ise % 18 olarak tespit edilmiştir.
            Söz konusu Kararname Eki I sayılı listenin 11′inci sırasında “Net alanı 150 m² ye kadar konut teslimleri” ibaresi yer almaktadır. Bu itibarla, KDV ye tabi taşınmaz teslimlerinde KDV oranı; net alanı 150 m² ye kadar konutlar için % 1, 150 m² ve 150 m² yi aşan konutlar ile m² sınırlaması olmaksızın diğer bütün taşınmazlar için % 18 dir.
            KDV Kanununun 8/2 inci maddesindeki yetkiye dayanarak yayımlanan ve fazla veya yersiz ödenen vergilerin iadesine ilişkin düzenlemeleri içeren 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (4.) bölümünde; fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı mükelleflere iadesinin mümkün olduğu, bunun için de fazla veya yersiz hesaplanan vergiye ilişkin olarak gerek satıcı gerekse alıcı nezdinde işlemin KDV uygulanmadan önceki hale döndürülmesinin esas olduğu belirtilmiştir.
            Buna göre, söz konusu projede ‘‘ticari niteliğe haiz rezidans”, tapu kayıtlarında ise ‘‘rezidans” olarak kayıtlı olan ve yapı ruhsatı …/2010 tarihinde alınmış net alanı 150 m² ye kadar gayrimenkullerin fiilen konut olarak teslime konu edilmesi durumunda %1, konut harici tesliminde % 18 oranında KDV uygulanacaktır.
            Öte yandan, bahsi geçen teslimlerde fazla veya yersiz hesaplanan KDV bulunması halinde; fazla veya yersiz KDV hesaplayarak beyan eden şirketinizin, bahse konu KDV yi alıcıya (….) iade ettikten sonra vergi dairesine başvurarak düzeltme talep etmesi mümkün bulunmaktadır.
            II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 217 nci maddesinde, “Diğer bilumum defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir.” hükmü yer almaktadır.
            Bu durum fatura ve benzeri belgeler içinde geçerli olup, fatura üzerindeki yanlışın üstü çizilerek doğrusunun yazılması suretiyle gerekli düzeltmelerin yapılması mümkündür.
            Anılan Kanunun 227 inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, bu Kanun’a göre tevsik edici bir belge mahiyetinde bulunan fatura ise mezkûr Kanunun 229 uncu maddesinde, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış; 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında ise faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
            Mezkûr Kanunun 234 üncü maddesinde ise,
            “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:
            …
            3. Vergiden muaf esnafa;
            Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.
            Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.
            Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir.” hükmü yer almaktadır.
            Bununla birlikte, 1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde;
            “Dönemsellik Kavramı; işletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi ve hâsılat, gelir ve karların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılanması bu kavramın gereğidir.”  denilmektedir.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre bahsi geçen teslimlerde fazla veya yersiz hesaplanan KDV bulunması halinde;
            Faturada gerekli düzeltme işleminin değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde yapılması gerekmekte olup, kapanan hesap dönemlerine dair düzeltmeye ilişkin faturaların ilgili hesap döneminden sonra tanzim edilerek kayıtlarınıza intikal ettirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
            Şirketiniz tarafından, başka bir şirkete satışı yapılan konutlar ile ilgili olarak fazla ve yersiz tahsil edilen verginin, tarafınıza düzenlenecek fatura karşılığında alıcıya ödenmesi ve söz konusu faturanın daha önce hatalı düzenlenen fatura ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir.
            Vergi mükellefi olmayan kişilere satışı yapılan konutlar ile ilgili olarak fazla ve yersiz tahsil edilen verginin ise tarafınızca alıcı adına düzenlenecek gider pusulası karşılığında iadesi ve gider pusulasının daha önce hatalı düzenlenen fatura ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir.’

Şeklindedir.

12 Şubat 2015 Perşembe

HANGİSİ VANDALİZM?

Sabri Arpaç

Vandalizm nedir? Önce konu hakkında  kısaca bilgi verelim. Vandalizm sözlüklerde kısaca; ‘vandal, miladın başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı yani Alman’ların atalarıdır. Günümüzde kullanılan anlamı ise, eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan, bunların değerini bilmeyen kimse veya topluluklara verilen addır. Vandalizm ise, vandal olma yanlısı’ demektir.

Bilindiği gibi gezi olaylari nedeniyle göstericilerle güvenlik güçleri arasında tartşmalar meydana gelmekte. Göstericiler eylemlerini sürdürmekte, polis ise göstericileri engellemeye çalışmaktadır.

Gösteri yapanlar gösteri konusu ile ilgili ısrarlarını sürdürmekte, iktidar ise karşı argümanlarla göstericilerin amaçlarını aştıkları ve ideoljik amaçlarla gösterilerini sürdürdükleri ve hatta iç ve dış güçlerce kışkırtıldıklarını, bu kışkırtıcıların başında ise faiz lobisinin geldiğini ileri söylemektedirler.

Şimdi bu faiz lobisi üzerinde biraz duralım. On yillik AKP iktidarında 100 milyar doları aşan cari açığa rağmen göreceli de olsa krızden sanki etkilenmemiş gibi görünen bir Türkiye vardır. Oysa Batının, amerikanın enflasyonu ve faiz oranlari bizimkinden düşüktür.

Global dünyada sermaye hareketlerinin hızlı bir şekilde hareket ettiği bilinmektedir. Eğer Türkiye’de faiz oranı diğer ülkelerden daha yüksekse ve Türkiye de güvenli bir ülke ise sermaye yani para Türkiye’ye gelir. Güvenli olmadiğina inandiğinda ise geri gider.

10 yıldır sermaye ihraç eden Batı ülkelerinin ve Körfez sermayesinin at koşturduğu Türkiye Gezi Park olaylarının vandalca bastırılmak istenmesi ve insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması, hükümetin ve özellikle de başbakanın olaylara serinkanlı yaklaşmaması, çatışmacı bir dil kullanması nedeniyle bütün Batı Dünyasında tartışılır hale gelmiştir. Özellikle Batının ve on yıldır koşulsuz desteklediği AKP iktidarı bu kez güven veremez hale gelmiştir.

Yani iktidarın vandalca hareketleri, ülkeyi ve ekonomiyi zor durumda bırakmıştır. Ek olarak da ABD’nın doları disipline etmesi ise dolara olan talebi artırmış ve dolar hızla yükselmeye başlamıştır.

Yani vandalizm bizatihi iktidar tarafndan halka uygulanmış, Ülkenin imaji  içte ve dışta olumsuz etkilenmiştir.

Üzerinde bir çaki bile bulunmayan, hiç bir ateşli ve delici silah kullandıklari hakkında bir tespit yapılamayan göstericiler nasıl vandal oluyor?

Üzerlerıne acımasızca tazyikli su sıkılan, zehirli gazlarla perişan edilen; öğrenci, aydın, sanatçı, sivil toplum örgüt yöneticileri yani halk vandal oluyor, güvenlik güçleri himayesinde, satırla, palayla, sopayla saldıranlar, bunları yaptıran iktidar ve onları kanunsuz uygulayan mülki ve güvenlik güçleri amirleri vandal olmuyor! Öylem mi?

Kanunlar çerçevesinde görev yapmayan, iktidar yandaşi, kanun ve nizam tanımayanlar hariç olmak üzere, terörün yıllardır kol gezdiği Ülkemizde canını ortaya koyarak ekonomik nedenlerle polisliği seçmek zorunda olan kendi tabirleriyle ‘emir kulu’ polisler ise sokağin mağduru haline getirilmiştir.

Göstericiler içinde kamu malına, halkın mal ve can güvenliğine zarar veren vandallar var ise, onlari bulup adelete teslim etmek güvenlik güçlerinin görevidir. Aylardır devam eden gösterilerde göstericilerin neden olduğu bir can kaybi ya da aşırı bir zaiyat da şimdiye kadar kamu oyuna yansımamıştır.


Bir tanımı ya da suçlamayı yaparken bile, isabet göstermeyen, adeta kendini tanımlayan AKP  iktidarı, vandalizmle özdeşmiştir.