ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE HALKA DELİ GÖMLEĞİ GİYDİRİLMEK
İSTENİYOR
Sabri Arpaç
sabriarpacymm@gmail.com
Biliniği üzere; Ülkemizde FETÖ bahane edilerek
antidemokratik uygulamalar KHK’lar yayınlanarak ucube Cumhurbaşkanlığı
sistemine giden yolun taşları döşenmektedir.
Anayasa değişikliği ile; hukuk, kural, teammül ve ahlak
tanımazlara bu kadar yetiyi veren MHP ve AKP milletvekilleri sonraki aşamada
sıranın kendilerine geleceğini bilerek kafalarını giyotine uzatma gafletini
göstermektedirler.
Sadece kendini ilgilendiren, yıllardır batmış olduğu
suçlardan kurtulmak için, AKP; FETÖ kartını, bylock giyotinini AKP
milletvekillerinin başında salamaktadır.
Milletvekillerine bunlar yapılırken, olağanüstü hal
yetkileri kullanılarak halkın Anayasa değişiklikleri konusunda bilgilendirme ve
tartışmaları da engellenmektedir.
Korku ve baskı İnsanların yüreğine salınarak toplum
sindirilmek istenmektedir. Bir çok insan son KHK’ların yaratığı korku ile
sosyal medya ortamlarından, meydanlardan ve alanlardan uzak tutulmaya
zorlanmaktadır.
Elbette ki sosyal medya alanı; sorumsuzluk ve suç
alanı değildir. Buralarda suç işleyenlerin soruşturmaya tabi tutulmaları suç ve
hakaret ile sınırlı olmalıdır.
Ancak, sosyal medyadaki hakaret ve suçlamaları
önleyeceğim diye bu özgürlük alanına baskı kurmak antidemokrat bir tutumdur.
Meydanlarda muhalif kesimlerin toplantı ve gösteri
haklarının gerekçesiz olarak valiler tarafından yasaklanması, demokratik
haklarını kullananlara orantısız güç kullanılması, toplumu iyice germekte ve barışı
tehdit etmektedir.
Muhaliflere bu yapılırken iktidar yanlılarına ise,
gerek sosyal medyada, gerek yazılı ve sözlü medya ile alan ve meydanlarda
sınırsız özgürlük sağlanmakta, hatta suç işleyenlere göz yumulmaktadır.
Yani muhalif sesler susturulurken, iktidar yanlıları
ise yasaklanmayan sosyal medya, meydan, alan ve salonlar ile radyo, televizyon
ve gazetelerde boy boy iktidarın propagandasını yapmaya devam etmektedirler.
Bütün radio, televizyon ve gazeteler vasıtasiyle de
Saray adeta miting alanı haline getirilerek beyin yıkamayı gün boyu
sürmektedir.
Gelinen bu ortamda; orta halli bir yurtaş; terör, ölüm
ve bombalardan kendisi veya yakınları
doğrudan mağdur değil ise; tepki vermemekte ve buna adeta alışmakta, böylece de
toplum her gün yaşadığımız olayları olağan saymaya başlamaktadır. Yani ateş
düştüğü yeri yakmaktadır.
Üzerinde durulması gereken şeylerden biri de
partimizle ilgili bazı saptamalar hakkında da bir şeyler söylemek gerektiğidir.
Yani medyada özellikle, televizyonlardaki yorumcularımız
uzman olmadıkları konularda AKP trollerinin karşısında varlık
göstermemektedirler.
AKP torllerinin karşısına namuslu ve demokrat, akademisyenler
ise trollerin ceberrut ve kavgacı, toplantıyı anlaşılmaz hale getirme çabaları
karşısında seviyelerine düşmemek için etkisiz kalmaktadırlar.
Bu konuda; ülke sorunlarına hakim, hitabet sanatını ve
trollerin polemiklerini savuşturacak etkinlikte, demokrasi, özgürlükler ve
ekonomik sorunlar konusunda yetkin CHP ve sosyal demokrat siyasetçi ve aydınlar
mücadeleyi yürütmelidirler.
TV proğramlarına bürokrasi ve sayasi birikimi ile
bilinen, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini savunan kişiler çıkmalıdır.
Böylece gündem, medyanın ve AKP siyasetinin tartışmaları hapsettiği yukarıda
saydığım üç konunun dışına çıkmış olacaktır.
Akroller özellikle iyi niyetli, fakat sabırları taşan
bazı proğram katılımcılarını asabi, kavgacı pozisyonlara getirmek için ortamı
germektedirler.
Evrensel sosyal demokrasi ilkelerini özümsememiş,
hatta democrat oldukları bile tartışmalı olan bazı kimseler ise demokrasinin
ilkelerini anlatmakta zorlanmakta ve gündemin adeta parçası durumuna
düşmektedirler.
Medyada ve özellikle de televizyon proğramlarında
FETÖ, savaş ve Anayasa değişikliği üçlüsü konuları adeta yurttaş nezdinde gına
getirmeye başladı. Medya bu konuları sürekli işlemekle Ülkenin diğer
sorunlarını peçelediği görüşü yaygınlık kazanmaktadır.
TV proğramlarında ve yazılı ve sözlü basında sürekli
gündemde tutulan Anayasa değişiklikleri sanki AKP görüşleri doğrultusunda
yasallaşacağı algısı yaratılarak takvim verilmekte toplumda referenduma kabul
algısı yaratılmaktadır.
Yukarıdan beri açıklamaya çalıştığım üzere, FETÖ,
terör ve Anayasa değişikliği konuları önemli olmakla birlikte, sıradanlaştığı
için toplum kesimleri tarafından umursamaz hale gelmektedir.
Yani FETÖ’cü değilse FETÖ’yü, çocuğu askerde değil ise
savaşı, yakını polis değil ise terörü, günlük ekonomik sıkıntılardan dolayı da
Anayasa değişikliği ile çok ilgilenmemekte ve bu konuları artık göz ucu ile
izlemektedir.
Anayasa değişiklikleri bir yana; memur, işçi ve emekli
daha iyi ücret beklentisinde; siftahsız dükkan kapatan, ağır vergiler altında
ezilen, finansman sıkıntısında olan esnaf sorunlarının çözümü beklentisinde,
ürününü satamayan çiftçi, ihracaat yapamayan ihracatçı, otelleri kapalı
turizmci sorunlarının çözülmesini beklemektedir.
Dışa bağımlı ekonomimizin artan döviz kuru kıskacında
inlemesinin nedeni iktidarın ekonomik ve siyasal dış politika yanlışlığından
kaynaklandığı halka anlatılmalıdır.
Döviz kurları her gün astronomik olarak artmaktadır.
Son 5 ay içinde dolar 2.85 den 3.92’ye yükselmiş, 5’e doğru yelken açmıştır. Bu
artış yüzde 30 oranını aşmış, yüzde 40’a doğru hızla gitmektedir. Bazı
ekonomistlere göre doların yıl sonuna kadar 5 veya 8 lira olması bekleniyor. Bu
da zincirleme iflasları getireceği endişelerini beraberinde getiriyor.
Özgür Çağdaş adlı bir yorumcunun ‘Dünya Bir Masaldır’
internet sitesinde bu konular ayrıntılı ve bilimsel olarak incelenmiştir. Bu bilimsel
makaleyi ‘Dünya Bir Masaldır’ internet sitesinde izlenebilir.
Demek istediğim; demokratların, yurtseverlerin sözel,
yazılı ve sosyal medyada halkın ekonomik sorunlarını daha çok öncelemeleri ve
program ve etkinliklerde halkın yaşadığı ekonomik sıkıntıları dile getirmeleri
olmalıdır.
Dövizin yükselmesi, piyasaya zam ve hayat pahalılığı
olarak yansıyacağı için ekonomik konuları öncelemek siyasetin doğru yola
evrilmesini de sağlayacaktır.
Medyada terör, FETÖ ve Anayasa değişikliği temcit
pilavi haline getirilmiş, halkın aşı, işi ise tartışılmamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder